Son yıllarda markaların tüketiciye yönelik hedeflerini oluştururken baz aldığı demografik özellikler dışında toplumsal problemler ve hedef kitlenin bu problemlere bakış açısı da önemli bir etken haline gelmeye başladı. Sosyal medyanın dünyanın her köşesinden insanı bir araya getirebilir hale gelmesi, evrensel ve yerel problemlerin daha çok insana ulaşır olmasını sağladı. Bununla birlikte birçok marka sosyal sorumluluk ve marka bilinirliği kavramlarını iç içe düşünmeye başladı.
Bundan birkaç yıl öncesine kadar dikkat çekmeyecek yerel bir problem; yeterince paylaşıldığında kitleler tarafından dikkat çekebilir hâle geldi. Problemlerin yanı sıra komik videoların, reklamların, suçların ve görüşlerin hızlı şekilde aktarıldığı bu platformlar markaların da dikkatini çekti. Artık yalnızca cinsiyet ve yaş gibi demografik özellikler pazarlama stratejisi için yeterli değildi, bu nedenle tüketicinin arzuları, düşünceleri, bakış açısı gibi psikografik özelliklerini de dikkate almaya başlamak gerekiyordu. Bu kültürel etkileşimden öncelikle sektörlerin öncü firmaları faydalandı. Ancak zaman geçtikçe hızlı ve düşük bütçeli reklam imkanı sağlayan bu platformlar kullanıcıların markaları farklı yönlerden eleştirmesine de sebep oldu; sosyal sorumluluk.
Sosyal Sorumluluk Dikkat Çekmeye Başlıyor!
Dijital dünya bu denli gelişmeden önce, sosyal problemlere dikkat çekmek daha çok sanatçıların eserlerinde ele aldığı bir durumdu. İnsanlar; şarkılar, kitaplar, tiyatro oyunları gibi sanat eserlerinde toplumsal problemler hakkında bilgi sahibi oluyor ve bilinçleniyordu.
Sosyal medyanın ve teknolojik gelişmelerin etkisiyle bu problemleri dile getirmek için artık yalnızca sanatçılar ve eserleri değil; 140 karaktere sığan bir “tweet” atmaları ya da bir “post” paylaşmaları düşüncelerini ifade etmeleri için yeterli hâle geldi. Hedef kitlelerini ilk defa bu denli yakından tanımaya başlayan markalar da sosyal sorumluluk projeleri geliştirerek; hem hedef kitlesinde yer alan tüketiciye hitap etmeyi hem de satışlarını arttırmayı hedeflemiştir. Günümüzde yapılan pek çok araştırma sosyal sorumluluk ve farkındalık üzerine yoğunlaşan firmaların daha çok satış elde ettiğini ve marka bilinirliğini önemli bir düzeyde arttırdığını kanıtlamıştır.
Markalar Sosyal Sorumluluk İçin Harekete Geçiyor!
Son yıllarda tekrar gündeme gelen ırkçılık, cinsiyetçilik gibi evrensel problemler birçok global markanın sosyal sorumluluk kampanyalarına ilham kaynağı olmuştur. Örneğin dünyanın pek çok ülkesinde siyahilere yönelik yapılan ırkçılıklar, kozmetik sektöründe rakip tanımayan markaların yalnızca beyaz tenli insanlara yönelik ürettiği ürünler, sanatçı kimliğiyle tanıdığımız Rihanna’nın dikkatini çekmiştir.
Dünyada yalnızca beyaz tenlilerin yaşamadığını vurgulayarak 8 Eylül 2017’de kurduğu “Fenty Beauty” markasıyla bütün ten renklerine yönelik ürünler çıkarmıştır. Dünyada pek çok insanın dikkatini çeken bu ürünler kısa sürede satış rekorları kırmıştır. Markanın bu büyük başarıyı elde etmesi yalnızca sosyal duruşundan kaynaklanmıyordu elbette. “Fenty Beauty” markasının ilk mağazasının Paris’te açılması ve ürünlerinin kozmetik sektöründe öncü olan Sephora gibi markalar tarafından satılması da marka bilinirliğini günümüzde bulunduğu noktaya taşımıştır.
Bir yıl gibi kısa bir sürede elde ettiği başarı ardından 2018 yılında “Savage X Fenty” adında birde iç giyim markası oluşturan Rihanna; bu markada da her beden ölçüsüne yönelik ürünler üretmeye başlamıştır. Bu örnekten yola çıktığımızda markanın; rakiplerini iyi analiz ederek kozmetik sektöründeki eksikliği markasının farklı yanı haline getirmesi ve hedef kitlesinin demografik özelliklerinin yanı sıra psikografik özelliklerini de ciddiye alması önemli bir başarı elde etmesini sağlamıştır.
Türkiye’den Markalar!
Marka bilinirliği ve sosyal sorumluluk kavramlarının artık markalar tarafından bir arada düşünüldüğüne hepimiz tanık olmaktayız. Ülkemizden de örnek vermek gerekirse; Türkiye’deki kadınların marketlerden veya bakkallardan ped alması halinde bu ürünün gazete kağıdı ve siyah poşetle verildiği bilinmektedir.
Bu durumdan rahatsız olduğunu dile getiren kadınlar olması ile birlikte, konunun utanılacak veya saklanılacak bir durum olmadığı gibi aksine tamamen kadın anatomisi ve sağlığı ile ilgili bir konu olduğuna yönelik farkındalık yaratmak isteyen kitlenin çoğunlukta olması Orkid markasının kampanya konusu oldu. Kız çocuklarının eğitime devam etmesi için de farklı sosyal sorumluluk kampanyaları yürüten Orkid, Türkiye’de bir ilke imza atarak ürünlerinin ambalajını gazete kağıdı şeklinde tasarlayarak piyasaya sunmuştur. Direkt olarak 15-45 yaş aralığındaki kadınları tüketici hedefi olarak belirleyen bu marka rakipleri gibi sessiz kalmayarak dikkati üzerine çekmiş ve satışlarını arttırmayı başarmıştır.
Her birimiz birçok markanın hedef kitlesi içinde yer alan tüketicileriz. Bir markanın kalitesi, bilinirliği, fiyatı gibi pek çok etken tercihlerimizi etkilemektedir. Aynı şekilde her birimizin daha çok dikkatini çeken evrensel ve yerel problemler bulunmaktadır. Şöyle bir durup düşündüğümüzde artık yalnızca bu etkenler değil; tercih edeceğimiz markaların sosyal yönlerine de dikkat etmekteyiz. Yalnızca tüketici değil, “Bilinçli Tüketici” olduğumuzda hem sosyal yönlerimizi ve toplumuzu geliştiriyor hem de markalara ilham kaynağı olarak çözülmesini istediğimiz problemlere daha geniş ve daha hızlı çözüm üretmelerini sağlamış oluyoruz. Daha çok sosyal sorumluluk projesiyle karşılaşacağımız ve sorunlarımızın çözümüne ulaşacağımız bir yıl olması dileğiyle!
Hedef kitlenizi tanımlamak ve farkındalığı, kalitesi ve pek çok yönüyle dikkat çeken bir markaya sahip olmanız için buradayız!